Sınırın Güneyinde

Haruki Murakami
Amstel Uitgevers BV
6. basım, 2007southborder

Kahramanımız Hajime Japonya’nın küçük bir kasabasında yaşayan bir ailenin tek çocuğudur. En yakın arkadaşı Şimamoto ise çocuk felci geçirdiği için bir ayağı aksayan bir kız. Birlikte müzik dinleyerek ve akıllarına gelen her şeyden konuşarak geçirdikleri güzel zamanları Hajime’nin ailesinin Aoyama’ya taşınmasıyla son bulur.

Zaman geçer Hajime büyür ilk cinsel deneyimlerini yaşar, işe girer, evlenir, baba olur, işinden sıkılır ve kayınpederinin desteğiyle jazz bar işine girer ve başarılı olur. Biz kitap boyunca Hajime’yi tanıyana kadar o bütün bunları yapar, hatta bar sayısını ikiye çıkarır ve Hajime’nin barları Aoyama’nın saygın mekanları arasına girer.

Kahramanımızın iş yaşamında ve aile yaşamında doruğa gelmesi onu hayatı düşünmeye zorlar ve ilk aklına gelenler arasında Şimamoto olur. Ve bir gün Şimamoto Hajime’nin barına gelir.

Bundan sonrası Hajime’nin karısına sadakati, kurduğu dünyaya ve geçmişinin ilk aşkına duyduğu özlem arasında bocalamasının gerçeküstü öyküsü olur. Gerçeküstüdür, çünkü karısı ve işi hayatının gerçeklerini temsil ederken, Şimamoto gerçekleşmemiş düşlerinin gerçekleşmesi için son şansıdır ve Hajime Şimamoto’nun varlığından her anlamda emin değildir. İlk karşılaşmalarının inanılmazlığını, hayal olmadığını Hajime “boş bir kadeh ve kül tablasında söndürülmüş ruj lekeli Salemler”’e bakarak anlamaya çalışır ve başarılı olamaz.

Okuduğum bu roman ve bir kaç kısa öyküsüne bakınca gerçeküstü belirsizlikler Murakami’nin alameti farikası gibiler. Murakami’nin belirsizlik sevgisi, yalın ve açık gönüllü, iticilikten uzak gayrıresmi bir anlatımla birleşince ortaya elden kolay bırakılmayan bir eser çıkmış. Öyle ki kitap bittikten sonra kitabı gidip gelip sevesim gelmedi değil.

Bakalım diğer kitapları nasıl çıkacak?

“South of the Border” – Frank Sinatra

 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Go Ustası

USTAM EŞEK DOSTUM ÖRÜMCEK